top of page

Süleyman Şah Karakolu ve Doğu Timor


Pazar sabahı icra edilen “Şah Fırat” harekâtı haberlerini medyadan izleyince aklıma her nedense Doğu Timor geldi! Doğu Timor nerededir bilir misiniz? Hint Okyanusu ile Pasifik okyanusunun birleştiği, Portekiz’den 19.000 kilometre uzakta bir ada. Süleyman Şah Karakolu ile nasıl ilgi kurdun derseniz, buyurun izah edeyim!

Doğu Timor 1702 yılından 1975 yılına kadar yaklaşık üç yüz yıl Portekiz’in bir sömürgesiydi. 1975 yılında Endonezya tarafından işgal edildi. Ancak Portekiz’in ada üzerindeki garantörlük hakkı devam etti. Endonezya’nın işgalinden sonra Portekiz yıllarca Doğu Timor’un bağımsızlığı için uğraştı. 2002 yılına gelindiğinde, Doğu Timor’un Endonezya’nın işgalinden kurtulup bağımsızlığı için yapılan çalışmalardan biri de, BM’nin Doğu Timor’daki faaliyetlerine NATO’nun olası katkıları neler olabilir yönündeydi. Portekiz, aynen 1999 yılında Kosova’da olduğu gibi, NATO’nun Doğu Timor’a yardım etmesini istiyordu.

Belçika’daki NATO SHAPE Karargâhında Lojistik Başkan Yardımcısı olarak görev yaparken ben de bu çalışmaya katılmıştım. Çalışma grubunda bulunan Portekizli bir subaya “19.000 kilometre uzaktaki bir ada için Portekiz bugün neden uğraşıyor, ne elde edeceksiniz?” diye sorduğumda “Doğu Timor halkına bağımsızlıkları için yardım etme sözü verdik. Portekiz’in ulusal menfaatleri, verdiği sözleri yerine getirebilmesinde yatar” demişti. Gülüp geçmiştim. Koca dünya, ufacık bir ada Doğu Timor ve Avrupa’nın minik ülkelerinden Portekiz(!)

Ama kısa bir süre sonra, o tarihlerde askeri bakımdan on dokuz üyeli NATO’nun en küçük, ekonomik bakımdan Avrupa Birliğine muhtaç ülkesi Portekiz; sınırlarından 19.000 kilometre ötedeki eski sömürgesine verdiği bağımsızlık sözünü tutmak için, Birleşmiş Milletleri, Avrupa Birliğini ve NATO’yu seferber etti. Ve sonunda Aralık 2002’de Endonezya’nın tüm haklarından vazgeçip, Doğu Timor’un bağımsız bir devlet olmasını sağladı.

Gelelim Süleyman Şah Saygı Karakoluna. Burası Suriye'nin Halep ilinin Karakozak Köyü sınırları içerisinde bulunan ve Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak parçası. Sınırımızdan yaklaşık 37 kilometre uzakta. Karakol içindeki Türbe'de Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk padişahı Osman Gazi'nin dedesi ve Ertuğrul Gazi'nin babası Süleyman Şah ve iki askerinin naaşları bulunmaktaydı. 14 ncü yy’dan itibaren Osmanlı toprağıydı.

Türbe ve müştemilatının bulunduğu alan, 20 Ekim 1921 tarihinde Türkiye ile Fransa arasında imzalanan Ankara Antlaşması’nın 9. maddesi uyarınca, Türk toprağı sayılmış ve Türkiye’ye türbede muhafız bulundurma ve bayrak çekme hakkı tanınmıştır. Bu hak, Lozan Barış Antlaşmasında da teyit edilmiştir. Türbe ve müştemilatının yeri bundan önce de iki defa (1939, 1975) taşınarak değiştirilmiştir.

Askeri bakımından NATO’nun en güçlü silahlı kuvvetlerinden birine sahip olduğu; ekonomik bakımından dünya on yedincisi olduğu; yönetim bakımından dünya çapında bir lider tarafından yönetildiği; ifade edilen Yeni Türkiye Cumhuriyeti: daha önceki yıllarda 100 kilometre mesafeden, sonra 37 kilometre mesafeden koruyup kolladığı Süleyman Şah Karakolunu; Suriye’de ortaya çıkan güvenlik sorunları ve askerî zaruretler nedeniyle, yine Suriye topraklarında bulunan Eşmesi Köyüne taşımıştır. Yani IŞID denen terör örgütü ile baş edemeyip, Süleyman Şah Karakolunu koruma görevini sınırımızdan 300 metre mesafeden yapmaya karar vermiştir.

Uluslararası ilişkiler ve ülkelerin politik güçlerini göstermesi bakımından buyurun size iki farklı örnek. Aklıma takılan kim daha güçlü? Dünyanın öbür ucundaki menfaatlerini koruyabilen mi, yoksa neredeyse sınırının dibinde kendine ait bir toprağı devamlı yer değiştiren mi? Takdir sizlerin…

Tamer Şahin

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentários


bottom of page