top of page

Venüs, Lahana Turşusu ve Soykırım

Kamuoyunu günler, aylar, hatta yıllarca meşgul eden meşhur siyasi davaların, zaman zaman medyada yer alan savcı iddianamelerindeki sebep sonuç ilişkilerini okuyunca, aklıma Venüs, lahana turşusu ve soykırım kelimeleri arasındaki ilişki gelir! Şaka yapmıyorum! Tarihe meraklı okuyucular bilim dünyasındaki gelişmelere dikkatli baktıklarında bu üç kelime arasında çok yakın bir sebep sonuç ilişki olduğunu görürler. Merak ediyorsanız buyurun okuyun:

Gökyüzünde güneş ve aydan sonra en parlak cisim Venüs gezegeniyle başlayalım. 18nci yüzyılda gökbilimciler, güneşin dünyamızdan ne kadar uzakta olduğunu ölçebilmek için Venüs gezegeninin kullanılmasının en doğru yöntem olabileceğine karar verdiler. Haklıydılar, çünkü Venüs güneşle dünya arasından geçiş yaparken bu geçişin süresi dünyanın farklı yerlerinden ölçüldüğünde, basit trigonometrik işlemlerle dünyanın güneşe olan uzaklığı tam olarak hesaplanabilirdi.[1] İşte o günün bilim adamları güneşe olan mesafemizi ölçmek istediklerinde bir gökbilimci ekibi, genç deniz subayı Kaptan James Cook komutasında bir gemi ile Güney Pasifik’e gönderdiler. Bu ekip 1769 yılında Tahiti’de Venüs’ün geçişini gözlemledi, ardından birçok Pasifik adasında, Avustralya ve Yeni Zelanda’da incelemeler yaptı. Elde ettikleri bulgular, sadece dünyamızın güneşe olan mesafesini bulmaya yaramadı, seferden dönüşlerinde Avrupalıların hayal gücünü Güney Pasifik’ten inanılmaz öykülerle tetikledi. Bu tetiklemeden sonra dünya bir daha eskisi gibi olmadı.

İyi de bunun lahana turşusu ve soykırım ile ne ilgisi var diyebilirsiniz! Var; hem de çok yakın bir ilişkisi var. Eğer Kaptan Cook bu sefere çıkarken gemisine fıçılar dolusu lahana turşusu doldurmasaydı, bu seyahat ve gözlem yapılamazdı! Bu seyahat yapılmasaydı, Güney Pasifik’te yaşayan milyonlarca insan soykırıma maruz kalmayabilirdi. Niçin gemiye lahana turşusu doldurdu derseniz, bunun cevabı Kaptan Cook’un turşu aşkı değildi elbette. Kendisine verilen o kritik görevin personel kaybı yüzünden başarısızlığa uğramasını istemiyordu. Çünkü bu görev başarılamadığı takdirde Venüs’ün aynı şekilde geçişini gözlemleyebilmek için yüz on beş yıl beklemek gerekecekti.

Personel kaybı nereden çıktı derseniz, 18nci yüzyıla kadar açık denizlerde uzun süre dolaşan denizcilerin en büyük korkusu iskorbüt denilen bir hastalığa yakalanmaktı. Yani C vitamini eksikliği. O zamanlar tıp vitaminleri henüz keşfetmemişti; bu gizemli hastalığın tedavisi bilinmiyordu. Hastalığa yakalananlar uyuşuklaşıyor, depresif hale geliyor, diş etleri ve vücutlarındaki diğer yumuşak dokular kanıyordu. Hastalık ilerledikçe dişler çürüyor, açık yaralar oluşuyor, ateş yükseliyor ve ölüme kadar götürüyordu. 16ncı ve 18nci yüzyıllar arasında yeni yerler keşfedilirken yaklaşık iki milyon denizci iskorbüt hastalığı yüzünden hayatını kaybetmişti.

Kaptan Cook bir İngiliz doktorunun bu hastalığı yenmek için sebze ve meyve yenmesi gerektiği tavsiyesini ciddiye almış ve o dönemde uzun mesafe yolculuklarında uygulanan klasik tahıl, kurutulmuş et ve peksimet menüsü yerine, gemisindekilere bolca lahana turşusu ve her limanda meyve yedirmişti. O günlerin şartları altında bir mucize gerçekleşmiş ve Kaptan Cook’un seferlerinde hiç kimse iskorbüt hastalığına yakalanmamıştı. Kaptan Cook kendisine verilen görevi eksiksiz tamamlarken hem gökbilimine hem de tıp bilimine önemli katkılar sağlamıştır. Lahana turşusu yiyerek iskorbüt hastalığından korunulabileceğini seferlerinde kanıtlaması, İngiltere’nin dünya denizlerinin kontrolünü ele geçirmesini kolaylaştırmıştır…

Gelelim bu başarılı deniz subayının soykırım kavramıyla ilişkisine. Kaptan Cook Avustralya, Yeni Zelanda, Tazmanya gibi keşfettiği birçok yere İngiltere adına el koymuş ve ardından bu bölgelere milyonlarca Avrupalı istilacının akın etmesine, yerli kültürün ve nüfusun yok edilmesine sebep olmuştur. Kaptan Cook’un seferleri Avustralya’nın Aborjinleri ve Yeni Zelanda’nın Maori’leri için gerçek bir felaketin başlangıcıdır. Tazmanya yerlileri on binlerce yıldır dünyanın diğer bölgelerinden tam bir yalıtılmışlık içinde yaşarlarken, bu seferlerin ardından maalesef çok kısa bir sürede son yerli ölünceye kadar yok edilmişler ve soykırıma uğramışlardır.

Venüs gezegeninin 1769 yılında güneşle dünya arasından geçişi ve lahana turşusu milyonlarca insanın soykırıma maruz kalmasına neden olmuştur!…

[1] Venüs yörüngesinin tutulum düzlemini kestiği noktalar, yani yörüngenin çıkış ve iniş düğümleri ile Güneş ve Yer'in düz bir çizgi üzerinde yer almasını gerektiren bu durum yaklaşık her yüzyılda iki kez, sekiz yıl aralıklı çiftler şeklinde gözlenir. (örneğin 1761-1769, 1874-1882, 2004-2012, 2117-2125 yılları gibi)

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page